Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh şehrinde doğmuştur.
Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında “Bilginlerin Sultânı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled’tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun’dur.
Isparta Süleyman demirel Havalimanı’na iniş sırasında tepeye çakılan World Focus Havayolları’na ait MD83 uçağında yaşamını yitiren 7 mürettebatın adları şöyle:
World Focus Havayolları görevlisi kaptan pilot Serhat Özdemir, 2’nci pilot Fahir Aksoy, kabin amiri Çağatay Şirin, teknisyen Alaattin Göktürk, Atlasjet Havayolları görevlisi kabin memurları Mana Topçu, Sinem Hatice Vurbun ve Mümine Bulut.
Ayhan, çok kalabalık bir kumsalda, denizle kumun birlestigi çizgide, yere bakarak yürüyordu. Birşeyler arar gibiydi. Onu izlerken, yerde bir taş gördüm, nedense Ayhan’ın aradığı şey buymuş gibi geldi bana. Ama Ayhan taşın yanından geçti, arkasindan seslendim, duymadı. Koştum, taşı aldım, omzuna dokunarak Ayhan’a uzattım. Birden, Ayhan da, sahildeki kalabalık da kayboldu. Kumsal aynı kumsaldı, deniz aynı denizdi. Ama benden baska hiçkimse yoktu. Duyduğum boşluk hissi yüzünden, gözyaşlarımın yanaklarımdan süzüldüğünü ayrımsadım.
Lanete inanır mıyım? Bilmiyorum. Yani, bunu “hayır” diye kestirip atmak pek mümkün değil. Dilde bir karşılığı olduğuna göre, o veya bu şekilde var olmalı. Ancak, bizzat yaşamadan, böyle bir soruya “evet” diye cevap vermek de, pek anlamlı olmuyor.
“Bilmiyorum” dedim.
“Ben inanmazdım yaşamadan önce” dedi. “Yani, hala emin değilim, ama olanlara başka bir isim bulamıyorum.”
İçtim içtim içtim.. Sonra ayıldım, orkestra geldi, gidip giyindim, sahneye çıktım, şarkımı söyledim. Sesimin gerekmediği zamanlarda minik evrenimin sonsuz gerçekliğini düşündüm ve tüm seyirciler sarhoş olunca da indim sahneden.
Eski günler Kulübünün önünde bekleyen, bu sefer doğru arabaydı. Siyah Bentley Arnage.
“Maestro” dedim gülümseyip açtığı kapıdan arabaya binerken.
“ma non troppo” dedi.
Elbette rüyamda Ayhan’ı gördüm. Yok,beni bu gece ziyarete gelmesinden dolayı değil.. Onu tanıdığım günden beri, yani 12 yıldır, her gece görürüm Ayhan’ı düşümde. Zaten düş tarihim, ona rastladığım gün başladı. Daha önce rüya gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Bilmiyorum, bu ya bir büyü, ya da böylesi romantik geldiğinden bilinçaltım uydurdu bu yalanı.
Onu ilk gördüğümde 14 yaşındaydım. Birkaç saat önce evden kaçmıştım ve hava kararalı çok olmuştu. Sokaklarda dolaşırken bir grup pislik musallat oldu ve tahmin ettiğiniz gibi beni ellerinden o sesin ve kucağın sahibi kurtardı, adı Ayhan. Yemin ederim, daha güzel bir adam yoktur şu dünyada. Daha sıcak bakan biri de yoktur, gözleri daha mavi olan da. Saçtığı ışığın içinde omuzları böyle başını yaslama duygusu uyandıran başka bir allahın kulu da.. Abartmıyorum, bir gün karşınıza çıkarsa anında ona aşık olacağınıza bire karşı bin koyarım. Olmazsanız, gelin alın paranızı.